Buzağı septisemisi, ishal, septisemi, toksemi ve ani ölümlerle seyreden önemli bir bulaşıcı hastalıktır. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de oldukça yaygın olup önemli ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Hastalık buzağılarda, kuzularda ve taylarda görülerek benzer etkilere sebep olur.
Hastalığın Nedeni
Buzağı septisemisine E.Coli bakterisi neden olmaktadır. Bazı Salmonella türleri, rotaviruslar, koronaviruslar ve kriptosporidiolar gibi etkenler de karışarak hastalığa sebep olabilmektedirler. Hastalık için hazırlayıcı sebep olarak; beslenme bozuklukları, ani iklim değişiklikleri, doğum öncesi annelerin başka bölgelere nakli ve hastalık yapma gücü yüksek mikroorganizmaların çevreden alınması önemlidir.
Hastalığın Belirtileri
Buzağılarda hastalık, doğumdan sonraki ilk günlerde başlar. Hastalıkta ciddi kayıplar özellikle ilk haftada görülür. Buzağının genel sağlık durumuna, antikor alıp almamasına, bakım beslenme ve yapılan tedavi şekillerine, hastalığa sebep olan etkenin, hastalık yapma gücüne ve miktarına bağlı olarak hastalığın şiddeti değişir. Hastalık, septisemik veya enterotoksik özellikte görülür.
Akut olaylarda ve enterotoksik formda; buzağılar hiçbir klinik belirti göstermeden, doğumdan 2-6 saat sonra komaya girip ölebilirler. Hastalığın şiddetinin biraz daha az olması durumunda; hastalık, doğumdan sonraki 2-3 günde ortaya çıkarak, halsizlik, düşkünlük, nefes alıp vermede zorlanma, beden ısısının düşmesi ve ishal ile seyreder. Hastalığın ölümle sonuçlanmadığı durumlarda, eklemlerde şişlik ve topallık da gelişebilir.
Daha sıklıkla görülen subakut formda; hastalık, doğumdan sonraki ilk 3 haftada ortaya çıkar. Sulu, sarı renkte, pis kokulu ve bazen kanlı ishal görülür. Hasta buzağının beden ısısı artar. Hayvanların kuyruğu ve arkası, dışkı ve toprak ile bulaşmış şekildedir ve hızla su kaybederler. Dışkı çıkarırken zorlanır, kamburlaşırlar. İştahsızlık, halsizlik, bazen topallık ve dengesizlik görülür. Enfeksiyonu geçirip iyileşen hayvanlar, daha sonra dönemlerde de genellikle iyi gelişemedikleri için ekonomik kayba sebep olurlar.
Hastalığın kesin teşhisi, laboratuar muayeneleri sonucunda konulur.
Tedavisi
Hayvanların tedavisinde, erken müdahalenin önemi çok büyüktür. Zamanında yapılan müdahale ile hem tedavi daha başarılı olur, hem de yeni hastalık olaylarının önüne geçilmiş olur. Bu yüzden hasta hayvanlar, zaman geçirilmeden veteriner hekimlere bildirilip tedaviye başlanmalıdır.
Hasta hayvanlar, dışkısı ile çok sayıda bakteri çıkararak, çevreyi bulaştırırlar ve hastalığın yayılmasına sebep olurlar. Bulaşmaları önlemek için; hasta hayvanlar, sürüden ayrı bir yerde tutulmalıdır.
Buzağı septisemisinin tedavisi; mümkün olduğu kadar erken, uygun dozda ve yeterli sürede yapılması şartıyla, antibiyotiklerle mümkündür. E.Coli'lerde antibiyotiklere karşı direnç gelişebildiği için, uygun antibiyotiğin seçilmesi önemlidir. Bunun için antibiyogramın yapılmasında yarar vardır. İshal sebebiyle meydana gelen sıvı kaybını gidermek ve genel durumu düzeltmek için, ayrıca gerekil ilaç takviyeler yapılmalıdır.
Hastalıktan korunma
Bütün hastalıklardan koruma ve kontrol için, barınakların genel sağlık kurallarına uygun olması sağlanmalıdır. Buzağıların çevreden hastalık yapıcı mikoorganizmaları almamaları için, doğum sürecince ve sonrasında temizlik kurallarına uyulması gereklidir. Göbek kordonuna, doğumdan hemen sonra, antiseptikli solüsyon (tentürdiyot) sürülmesi ve temiz tutulması sağlanmalıdır. Buzağının kaldığı yerin ve altlığın temiz ve çevrenin uygun bir ortam olmasına dikkat edilmelidir. Hayvan barınağındaki tüm alet ve ekipmanlar dezenfekte edilmelidir.
Kolostrumun (ağız sütünün) Önemi
Kolostrum (ağız sütü) içinde bulundurduğu besin değeri yüksek maddeler ile doğumdan sonra yavrunun beslenmesi ve sağlığı çok gereklidir. Yavrular, çevrede bulunan mikroplara karşı annede oluşan ve hastalıklardan koruma gücüne sahip olan antikorları, kolosturm ile birlikte alırlar. Bu yüzden doğumdan hemen sonra, yavruların mümkün olduğunca çabuk ve yeterli miktarda ağız sütünü emmeleri sağlanmalıdır. Suni emzirmenin olduğu çiftliklerde de, mümkünce tüm annelerden alınan kolostrum karıştırılarak buzağılara içirilmelidir. Gebe inekler, çevrede bulunan mikroorganizmalara karşı koruyucu antikorların üretilebilmesi için, mümkün olduğunca buzağının ilk günlerini geçireceği bölgede tutulmalıdır. Gebeliklerinin son aylarında başka bölgelere taşınmamalıdırlar.
Doğumdan hemen sonra, yavruların annelerini emmeleri sağlandığında, hastalıklara karşı koruma gücüne sahip olan antikorlar, anneden yavruya geçer ve yavruyu, yaşamlarının en riskli dönemi olan ilk haftalarda diğer hastalıklara olduğu gibi buzağı septisemisine karşı da korurlar. Böylece buzağılar, hastalığa karşı daha dayanıklı hale gelirler. Kolostrum buzağıya verilmezse, antikorlardan fayda sağlanamaz.
Aşılama ve Hiperimmun Serumlar
Aşılama, buzağı septisemisinden korunmada en etkili, ucuz ve basit bir yöntemdir. Gebe ineklerin, doğumlarına 1.5 -2 ay kala aşılanarak, ağız sütündeki antikor miktarı arttırılır. Gebe ineklerin aşılanması ile oluşan antikorların, buzağılara geçmesi ve hatalıktan korunabilmeleri için, buzağıların kolostrumu annelerinden almaları şarttır. Buzağılar, kolostrumu almazlarsa, anneye yapılan aşıdan fayda sağlanamaz.
Aşılamada, sadece Escherichia coli için hazırlanan aşılar veya diğer etkenlerle birlikte hazırlanan karma aşılar kullanılabilir. Buzağı septisemisine karşı aşılar, gebe ve sağlıklı ineklere deri altı yollar uygulanır. Gebe olmayan ineklere ve buzağılara, aşı uygulanmaz.
Gerek hastalığa yakalanan hayvanların tedavisinde, gerekse hastalanmamış hayvanların hastalıktan korunması amacıyla; buzağı septisemisine karşı hazırlanmış hiperimmun serumlar (Buzağı Septisemi Serumu), buzağılara uygulanabilir. Hiperimmun serum, acil müdahale durumlarında oldukça faydalı olmakla birlikte, hiperimmun serum ile elde edilen korunma, aşılama ile elde edilen korunmadan daha kısa sürelidir. Buzağıların daha uzun süre hastalıktan korunmalarının sağlanması için, öncelikli olarak, annelerin aşılanması ve kolostrumla buzağıların beslenmesi tercih edilmelidir.