2020 yılı başında tüm dünyayı saran corona salgınından ülkemizde maalesef olumsuz etkilenmiştir. Salgın aşı ile kontrol altına alınmaya devam edilirken, salgın birçok sektörde tahribatlar neden olurken elimizdeki bazı değerlerinde farkına varmamıza neden olmuştur. Salgının başlangıcından itibaren en çok konuşulan konulardan biri de gıda tedariği olmuştur. Gıda tedariği konusundaki tedirginlik hala devam ederken, ülkemizde maalesef bu konu hakkında ciddi çalışmalar görülmemektedir. Birçok ülke salgından çok önce gıda tedariği karşılamak amacıyla kendi sınırları dışında bile birçok faaliyet yürütürken, ülkemizde tarım ve hayvancılık üreticisi adeta kendi kaderine terk edilmiştir. Unutulmamalıdır ki, salgın sürecinin gizli kahramanlarından biri de üreticileridir. Üreticilerimiz hiçbir zaman fırşatçı olmamış her zaman mağdur olmuştur. Salgın süreci boyunca hep sabretmiş, ülkemiz tüketicisinin ithalata muhtaç etmemek için kâr etmemesine rağmen üretimden çekilmemiştir. Ancak gelinen noktada üreticimizin sabrı kalmamıştır. Her geçen gün ülkemizde üretici sayısı azalırken, üreticinin para kazanmamasından dolayı üretimden kaçarken, üreticimizin durumunu daha ne kadar görmezden gelebiliriz. Görmezden geldiğimiz sürece kim kazanır bunun muhasebesini iyi yapmak zorundayız. Tüm dünyada hammadde fiyatlarının artması nedeniyle yem fiyatları her neredeyse her hafta düzenli bir şekilde artmasına karşılık, et ve süt fiyatlarında aynı orantıda artış sağlanmamaktadır. Maalesef ülkemizde halâ et ve süt fiyatları sabit, yem fiyatları sürekli artan bir doğrultuda değişkenlik göstermektedir. Bu durum sektörün her geçen gün daralmasına neden olmaktadır. Süt konseyi acilen toplanmalı, 1 Aralık 2021 tarihinden itibaren geçerli olacak yeni çiğ süt fiyatını belirlenmelidir. Tüm dünyada süt fiyatlarının oluşmasında önemli bir ölçek olan süt/yem paritesi yeni belirlenecek süt fiyatlarında mutlaka dikkate alınmalıdır. Unutulmamalıdır ki, özellikle hayvancılığın şakası olmaz, hayvancılık ciddiyetsizliği, ertelemeyi kabul etmez. Bugün hep birlikte üreticimizi artan maliyetler karşısında içerisinde bulunduğu durumdan çekip kurtaramazsak, üreticimiz dönüşü olmayan bir yola girmek durumunda kalır. Yıllardır emek emek geliştirmiş olduğumuz hayvancılık materyalleri, bir günde maalesef mezbahalarda ziyan olmaktadır. İnanıyorum ki bunun yaşanmasını hiç kimse istemez. Bu dönemi iyi yönetemezsek sonrasında ekonomiye daha ağır zarar verdiği geçmiş örneklerden bilinen bir gerçektir. Ancak biz üreticimizi çaresiz bırakırsak, sahip çıkmazsak, onları kaderleriyle baş başa bırakırsak kaybeden ülkemiz olur.
Hayvancılık sektöründe ülkemizin en köklü ve en güçlü sivil toplum kuruluşlarından biri olan Konya Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğini olarak üreticimizin her zaman yanında olduğumuzu her fırsatta göstermeye çalıştık. Yem fiyatlarının sürekli artışına karşılık üreticimize, kaliteli, güvenilir ve uygun fiyata yem tedariği yapmaya çalıştık. Üreticimizin üretmiş olduğu et ve süte katma değer sağlamak amacıyla süt işleme tesisimizi ve et entegre tesisimizi sektörün hizmetine sunduk. Sektörün içerisinde bulunduğu durum hakkında yetkilileri her fırsatta bilgilendirdik. Dolaysıyla biz bir sivil toplum yapılanması olarak üzerimize düşen bütün ödevlerimizi yerine getirdik. Artık sıra yetkililerde, sürdürülebilir bir üretim için fiyat oluşması adına ellerini taşın altına koymasını bekliyoruz.